Barış Terkoğlu: 12 Eylül rejimi Türk üniversitelerine ne yaptıysa Erdoğan rejimi de aynını yaptı

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, 28 Şubat davası sanığı eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile görüşerek, 1990’larda mı üniversiteler daha özgürdü, şimdi mi daha özgür?” diye sordu. Gürüz, soruya uluslararası kuruluşların hazırladığı belgelerle yanıt vererek, akademik özgürlükte Türkiye’nin, darbeci Sisi’nin yönettiği Mısır’ın bile gerisine düştüğünü gözler önüne serdi. 

Barış Terkoğlu, “Profesör doktor Erdoğan” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin açılışında konuştuğu sırada kendisinin de eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile telefonda görüştüğünü belirtti. 

Gürüz’e, “1990’larda mı üniversiteler daha özgürdü, şimdi mi daha özgür?” diye sorduğunu kaydeden Terkoğlu, “Kemal Gürüz bu soruya belgeyle yanıt verdi” diyerek, şunları yazdı:

“Önce uluslararası akademik bir çalışmayı paylaştı. Sistemik Barış Merkezi tarafından 2019 yılında yapılan çalışmada dünyada başarılı ve başarısız darbelerin listesi çıkarılmıştı. Darbe kavramı ‘ülkenin yönetici veya siyasi elitleri içindeki karşı grup tarafından yürütme yetkisinin ve makamının zorla ele geçirilmesi’ olarak tanımlanıyordu. Çalışmada 15 Temmuz vardı. Ama 28 Şubat da Gezi de yoktu. Kısacası dünyada ’28 Şubat darbesi’ ya da ‘Gezi darbesi’ diye bir tanım yoktu. Birileri zihninden yeni element uyduruyordu.

Peki özgürlükler?

Gürüz bir başka çalışmayı paylaştı. Mart 2020’de Küresel Kamu Politikaları Enstitüsü yapmıştı. Tarih içinde akademik özgürlüklerin değişimini ele alıyordu. Türkiye de yıl yıl incelenmişti. 27 Mayıs’tan sonra düşüş değil kısa bir yatay seyir, 12 Mart’tan sonra bir süre düşüş, 12 Eylül’den sonra ise tartışmasız bir dibe vuruş vardı. 12 Eylül, akademiye de darbe vuran tam anlamıyla büyük bir darbeydi. Ancak bir süre sonra, ülkedeki özgürlük ortamıyla birlikte akademi de özgürleşiyor, grafik tekrar yukarı doğru ivmeleniyordu. Gürüz’ün de görev yaptığı ve 28 Şubat’ın da yaşandığı 90’lı yıllarda ise büyük bir yükselişle zirveye doğru tırmanmıştı. İlginç, AKP’nin iktidara geldiği Aralık 2003’den sonra önce yavaş bir düşüş, 2008’lerden başlayarak ise adeta büyük bir çöküş vardı. Akademi, 12 Eylül seviyesine gerilemişti.

Bu kadar değil…

Birden fazla kaynak var. Gürüz, uluslararası akademik çalışmalara dayanarak hazırlanan ‘Akademik Hürriyet Endeksi’ni de paylaştı. 1995 yılında dünya ortalaması 0.61 iken Türkiye’de 0.29’du. 2003’de dünya ortalaması 0.65 olduğunda Türkiye 0.60’a yükselmişti. Gelgelelim 2020’de dünya ortalaması 0.63 iken, Erdoğan’lı yılların sonunda Türkiye 0.06 ile Mısır’ın bile gerisine düşmüştü.

Ciddi çalışmaların gösterdiği gibi, 12 Eylül rejimi Türk üniversitelerine ne yaptıysa Erdoğan rejimi de aynını yaptı. Üzerine beton dökülmüş düşünce dünyası, işsizlikle-hapishaneyle-sansürle-jurnalcilikle-liyakatsizlikle sınanan fikirler, yetişmiş aklın ülkeden çıkışı, Boğaziçi gibi kurumsal okulların yıkımı, üniversite açılışının müteahhit ihalesi-esnaf müjdesi olması… Sonuçta da tabeladan ibaret üniversiteler, kasiyerliğe kargoculuğa mecbur bırakılmış lisans mezunları, itibarsız akademik titrler…”

Yazının tamamını okumak için

—————————————————————————————————————-

 

 

Annesi ve babası Can Atalay’ın “suçlarını” anlatıyor